Kıdem tazminatına ilişkin kanunlarda henüz bir değişiklik yapılmadı. Fakat hükümet sözcüleri kıdem tazminatını kaldırarak fona devretmeye ilişkin çalışma yaptıklarını kamuoyuna açıkladılar.
Bugün için kıdem tazminatı bir hak olarak geçerliliğini korumaktadır. İşverenin haksız olarak işten çıkartması, işçinin haklı bir nedenle işten ayrılması, (emeklilik, yaşlılık, ölüm, askerlik, kadın işçinin evliliği, 15 yıllık sigortalık ve 3600 günlük sigorta priminin ödenmesi) gibi hallerde kıdem tazminatı hak edilmektedir. Ancak bu tazminatı alabilmek için en az bir yıl çalışmış olmak gerekmektedir. Bu çalışmalar sigorta gösterilmeden yapılsa da kıdem tazminatı alınabilir. Kıdem tazminatı işçinin gerçek maaşına, yol, yemek, ,ikramiye vs eklenerek oluşan rakamın brütü üzerinden verilir.
Hükümetin çalışma programında yer alan fona göre, kıdem tazminatına hak kazanma koşulları zorlaştırılmakta ve miktarı da düşürülmektedir. Taslağa göre, kıdem tazminatında 2/3 oranında kayıp yaşanacaktır. Ayrıca, yol, yemek, ikramiye gibi gelirler de tazminata yansıtılmayacak ve net maaş üzerinden ödenecektir. Daha da kötüsü, fona bildirilen ücret üzerinden kıdem tazminatı ödenebilecektir. Bu da ülkemizde yaygın olduğu üzere sigortasız çalışanların kıdem tazminatı alamaması demektir. Gerçekte daha fazla bir ücret almalarına rağmen asgari ücret üzerinden sigortalı gösterilenler de ancak bu ücret üzerinden tazminat alabileceklerdir. Ciddi bir hak kaybının olacağı açıkça görünmektedir.
Askerlik, evlilik nedenleri ile işten çıkanlar da fondan para alamayacaklar.
Fon uygulamasına geçilmesi iş güvencesini yok edecek, keyfi işten çıkartmalar hız kazanacaktır. Fon uygulamasına geçildikten sonra kıdem tazminatına daha kolay erişilebileceği yönündeki iddiaların herhangi bir ciddiyeti bulunmamaktadır. İşsizlik sigorta fonu kötü bir örnek olarak önümüzde durmaktadır. Hepimizin bildiği üzere, işsizlik fonundan para alabilmek için evvela belli bir çalışma süresi ve işçi adına ödenmiş primin dolması gerekmekte. Kıdem tazminatı fonunda da benzer şartlar olacaktır. Yine, işsizlik fonundan yaralanabilmek için işverenin İşten Çıkış Bildirgesini, işten çıkış sebebi ile birlikte Kuruma bildirmesi gerekmekte. Ancak, uygulamada bunun yapılmadığı bu nedenle ciddi bir mağduriyetin yaşandığını görüyoruz. Yani işsizlik maaşı alabilmek son kertede yine işverenin elindedir. Kıdem tazminatında da aynı sorunla yüz yüze gelineceği açıktır. Söylenenin aksine, kıdem tazminatı devlet güvencesinde olmayacak devlet prosedürü ile zorlaştırılmış ve işverenin vereceği evraklara bağlı kılınacaktır.
Fona devredilen kıdem tazminatı hakkı işçiler tarafından hangi koşullarda kullanılabilecek.
Bu fondan kimlerin yararlanacağı açıklanmış değil. Ancak hükümet ve sermaye cephesinin açıklamaları, kıdem tazminatının işveren üzerinde bir yük olduğu ve bu yükün muhakkak ortadan kaldırılacağı yönünde. Buradan kıdem tazminatı tutarında bir azaltılmaya gidileceği ve hak kazanma koşullarının zorlaştırılacağını anlıyoruz. Bugün için bir yıl çalışmak kıdem tazminatına hak kazanmak için yeterli. Ama fon uygulaması ile bunun 10 yıla çıkartılacağı konuşuluyor. Evlilik ve askerlik halinde kıdem tazminatı ödenmeyecektir.
Fonda biriken paranın korunması ve düzenlenmesini hangi kurum denetleyecek, bu para istendiği takdirde “deprem sigortası” gibi başka amaçlar içinde “devlet ve sermaye” tarafından kullanılabilirmi?
Fondaki paranın, kimler tarafından denetleneceğine ilişkin bir düzenleme yer almamakta. Ancak, sadece ve sadece işçi ve işçi örgütleri tarafından denetlenmeyen bir fondan “hayır” gelmeyeceğini söyleyebiliriz. İşsizlik sigortası fonunda birken paraların sonradan yapılan düzenlemelerle, işveren ve örgütlerine aktarıldığını, GAP vs gibi değişik projelerde kullanıldığını biliyoruz. Yine, yıllardır deprem için toplanan paraların başka amaçlarla kullanıldığını görüyoruz. Bu örnekler, bize Kıdem Tazminatı Fonunun da amacının dışına çıkarak içinin boşaltılacağını göstermektedir. Devlet her zaman vereceği bir kararla bu fondaki parayı başka amaçlarla kullanabilecektir. İşsizlik fonunda birikmiş parayı devlet yıllardır işsizlere, işçilere vermemektedir. Bin bir tür engel ve prosedürlerle bu paraların işsiz kalmış insanlarımızca kullanılmasının önüne geçmektedir.
Kıdem tazminatı fona devredildiği takdir de fonda biriken para dün ki gibi her yıla bir maaş olarak mı hesaplanacak?
Kıdem Tazminatı hesabı, 4857 Sayılı Kanunun Geçici 6. Maddesi ile 1475 Sayılı kanunun 14. Maddesine atıf yaparak düzenlemiştir. Bu haliyle mevcut yasada kıdem tazminatı hesabı çalışılan her tam yıl için 30 gündür. Bir başka ifadeyle işçi çalıştığı her bir yıl için 30 günlük ücrete hak kazanır. Bu ücret, sigorta kayıtlarına göre aldığı ücret değil, gerçek ücret üzerinden hesaplanır. Buradan kasıt ise şudur; Türkiye’de hemen her işveren, çalışanın sigorta primini asgari ücretten yatırır. Oysaki işçi daha yüksek maaş almaktadır. İşte kıdem hesabında esas alınacak ücret işçinin eline geçen ücrettir.
Yine kıdem tazminatının hesaplanmasında işçinin 30 günlük ücretine ilave olarak her ay aldığı yol, yemek, düzenli olarak aldığı ikramiye, çocuk yardımı, yakacak yardımı gibi tüm yardımlar eklenerek brüt ücret üzerinden hesaplanır. Dolayısıyla hak kazanılan ücret net ücretten değil brüt ücrettendir ve düzenli olarak alınan tüm ödemeler kıdem hesabına dâhil edilecektir.
Ancak getirilmek istenen kıdem fonunda durum hiçte böyle değildir. Evet fon tasarısında da şu anda uygulandığı gibi çalışana her tam yıl için 30 günlük ücret ödenmesi düşünülmektedir. Ancak fon tasarısı doğrudan işçinin sigorta primini esas alarak hesaplanacağı için, ilave ödemelerin hiç birisi bu hesaplamaya dâhil edilmeyecektir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse bir işçi 20 Aralık 2010 tarihinden 20 Aralık 2011 tarihine kadar çalışmıştır. 1000 TL maaş almaktadır. İlave olarak yemek işverence karşılanmakta ve aylık 100 TL yol ücreti almaktadır. Yemek günlük asgari olarak 5 TL’den hesaplanmaktadır. İşçinin sigortası asgari ücretten yatırılmaktadır. Ancak bu durumu bugünkü mevzuat, dikkate almaksızın işçinin net ücreti üzerinden hesaplar.
Görüleceği üzere işçi bugünkü yasal mevzuata göre alabildiğinin neredeyse yarısını, fon yasalaşırsa ancak alabilecektir
Unutulmamalıdır ki işçi yasal mevzuatta haklı olarak iş akdini feshettiği ya da işverence haksız olarak işten çıkarıldığında kıdem tazminatı alacağını derhal kazanırken, fon tasarısında tam 10 yıl sonra hak kazanabilmektedir. Çalıştığı işyerinden haklı olarak işten çıksa dahi 10 yılın sonunu bekleyecektir. Üstelik yukarıda yapılan hesap 10 yıl sonra da yapılacak, bu hesaba faiz işletilmeyecektir. Ülke koşulları düşünüldüğünde işçinin alacağı kıdem tazminatı alacağı -tabii alabilirse- kuşa dönmüş, parasal gücünü yitirmiş ve ekonomik değeri kalmamış bir ödeme olacaktır.
Bir başka sorun ise kayıt dışı çalışanların durumdur. Kayıt dışı, merdiven altı çalışan işçi ve emekçiler, bugünkü mevzuata göre dava açarak haklarını alabiliyorken sigorta primi yatırılmayan işçi ve emekçiler kıdem tazminatı güvencesinden yoksun olacaklardır. Bir başka ifadeyle siyasal iktidar kayıt dışı çalışan, sigorta pirimi ödenmeyen ya da sigorta pirimi ödenmesine rağmen primleri gerçek ücret üzerinden ödenmeyen işçi ve emekçilerin kıdem tazminatı haklarını gasp etmeye hazırlanıyor. Bir başka önemli ayrıntı ise fon tasarısı tüm bu saldırılara, hak gasplarına rağmen yasalaşacak olursa bu hak gasplarını ihbar tazminatı ve fazla mesai ücretlerine de sirayet edeceğidir.
Bu nedenle birleşik ve örgütlü mücadeleyle bu hak gasplarını püskürtmek ve sermayenin elini ovuşturarak yasalaşmasını beklediği fon tasarısının çöpe atılmasını sağlamak tüm emekçi ve işçilerin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin boyunlarının borcudur.